Türkiye Besin Sanayii Patronları Sendikası (TÜGİS), zelzeleden hasar gören bölgelerde besin israfının önüne geçmek ve besin güvenliğini sağlamak için tertiplerin bölgede sürdürülebilir bakış açısıyla yapılması gerektiğine dikkat çekiyor. Bilhassa çadır kentlerin ve konteyner kentlerin sarsıntı bölgelerine kurulumlarının başlamasıyla birlikte, depremzedelerin sağlıklı ve kaliteli beslenmesi ile besin güvenliği hususları daha da değer kazandı.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan TÜGİS İdare Şurası Lideri İsmail Kaan Sidar, “Gıda tedarik zincirinin sürdürülebilir olması, sevkiyat süreçlerinin yanında besinlerin ilgili bölgelerde depolanmasını da kapsıyor. Bu doğrultuda paketli ve kuru besinlerin rutubetsiz ortamda saklanması, meyve-sebze ile et ve süt eserlerinin istiflendiği soğuk depolarda elektrik kesintilerinin yaşanmaması, oluşacak besin atıkları için hijyenik toplama alanları oluşturulmasına itina gösterilmesi ve besin atıklarının geri dönüşümde kıymetlendirilmesi üzere evrelerin başarılı bir biçimde uygulanması gerekiyor” halinde konuştu.
Merkezi Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan ve 6 Şubat tarihinde gerçekleşen iki zelzelenin akabinde, afetten etkilenen 10 ile Türkiye’nin dört bir yanından temel hayat gereçleri ve çok sayıda besin yardımı yapıldı. Bu besin materyalleri ortasında ekmek ve paketli besinler olduğu kadar, soğuk zincire uyumlu bir biçimde sevk edilen yaş meyve zerzevat ile et ve süt eserleri de epeyce yer alıyor. Çadır kentlerin ve konteyner kentlerin sarsıntı bölgelerine kurulumlarının hızlandığı bu günlerde, şu ana kadar gerçekleşen ve periyodik olarak devam edecek olan besin yardımlarıyla birlikte besin güvenliği konusu öne çıktı.
Depremin akabinde bilhassa birinci günlerde, gelen besin materyallerinin sistematik bir formda ayrıştırılamaması ve istikrarlı bir biçimde sevk edilememesinden kaynaklı israf ve atık sıkıntıları yaşanmıştı. Ülkemizin birinci patron sendikalarından olan Türkiye Besin Sanayii Patronları Sendikası (TÜGİS), sarsıntı bölgelerine yapılan besin yardımlarının atığa dönüşmemesi ve besin sevkiyatlarının bölgede sürdürülebilir bakış açısıyla organize edilmesinin ehemmiyetini vurguladı.
Gıda güvenliğine dikkat
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan TÜGİS İdare Heyeti Lideri İsmail Kaan Sidar, hem depremzedelerin kaliteli ve kâfi besine ulaşması hem de besin israfının önüne geçilmesinin gerekliliğini vurgulayarak, “Kamu kurum ve kuruluşları, STK temsilcileri ve iş dünyamız, depremzede vatandaşlarımızın besin muhtaçlıklarını karşılamak ismine seferber oldu. Yapılan besin sevkiyatlarıyla birlikte çok sayıda aşevi, taşınabilir mutfaklar, sahra mutfakları, taşınabilir fırın ve ikram araçları zelzeleden ziyan gören bölgelerdeki yerlerini aldı. Depremzedelerin çadır kentlere ve konteynerlere yerleşmeleriyle birlikte, besin bağışçılarının, toplu yemek hizmeti sunanların ve dağıtım yapanların besin güvenliği kapsamında daha da dikkatli olmaları gerekiyor. Bu kapsamda gönderilecek paketli besinlerin son tüketim tarihlerinin denetim edilmesi ve eserlerin iklim koşullarından etkilenmeyecek formda paketlenmiş olması, uygun şartlarda bu sevkiyatın sağlanması hayati ehemmiyet taşıyor. Alanda yemek hizmeti sunanların ise mutfak ve yemek dağıtım noktalarını enkazlar, atık toplama alanları ve tuvaletlerin uzağında kurmaları, besin temini süreçlerinin sağlıklı işleyişini ve sürdürülebilirliğini belirleyecek olan ögeler ortasında yer alıyor” dedi.
“Sürdürülebilir odaklı besin ağını kurmak ve devam ettirmek gerekiyor”
Gıdanın hazırlanmasından depremzedelerin sofralarına gelene kadar olan tüm evrelerde sürdürülebilir bir yapıyı oluşturmak gerektiğine değinen Sidar, “Gıda tedarik zincirinin tüm paydaşlarının uyumlu bir uyumla hareket etmesi, besin güvenliği ve nihayetinde depremzedelerin sıhhati için son derece kıymetli. Besin tedarik zincirine yönelik yazılımların ve dijital uygulamaların daha da geliştirilmesi, lisanslı depoculuk faaliyetlerinin artması, besin tedarik zincirinin ülkemiz için olduğu kadar sarsıntı bölgelerindeki besinin idaresi kapsamında da dikkat edilmesi gerekenler ortasında. Bu tedarik zincirinin sürdürülebilir olması, sevkiyat süreçlerinin yanında besinlerin ilgili bölgelerde depolanmasını da kapsıyor. Bu doğrultuda paketli ve kuru besinlerin rutubetsiz ortamda saklanması, meyve-sebze ile et ve süt eserlerinin istiflendiği soğuk depolarda elektrik kesintilerinin yaşanmaması, oluşacak besin atıkları için hijyenik toplama alanları oluşturulmasına ihtimam gösterilmesi ve besin atıklarının geri dönüşümde kıymetlendirilmesi üzere etapların başarılı bir biçimde uygulanması gerekiyor” halinde konuştu.
Bölgedeki ziraî besinlerin geleceği için…
Sidar, sarsıntı bölgelerinde yaraların sarılması ve önümüzdeki devirlerde kentlerin tekrar inşaası için sürdürülebilirliği bugünden sağlamanın kıymetine değinerek, “Enkazların bir an evvel kaldırılması, yıkıntıların sebep olduğu tozların toprak katmanlarına ve yer altı sularına karışmaması açısından büyük değer taşıyor. Yaşadığımız iklim değişiklikleri ve mümkün kuraklık risklerini de göz önüne alırsak; orta vadede bölgede yapılabilecek tarım faaliyetlerinin ve toprağın bozulmasının önüne geçmek, ziraî üretkenliğin ziyan görmemesini sağlamak gerekiyor. Ziraî besinlerin kaliteli üretimi, dağıtımı ve denetim edilebilir maliyetlerle pazara sunulması açısından suya gereken değeri bugünden vermek gerekiyor” sözlerini kullandı.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
